20 Temmuz 2018 Cuma

MUTLAKA HESABI SORULMALIDIR: "Bu Güne Kadar Bu Şer, Şeamet, Felâket , Terör-Tedhiş ve Soygun-Vurgun Örgütüne "NEDEN VE NİÇİN "Göz Yumdunuz?.. Bunlar gibi, sahada ne kadar insanlık düşmanı "ORGANİZE" örgüt var. Köklerinin kurutulmamasının nedeni ne?..

REZİL BİR FETO SKANDALI DAHA!.. ADNAN OKTAR "ORGANİZE SUÇ ÖRGÜTÜ" SALTANATI!..
Tek seferde 400 bin liralık alışveriş yaptırıyormuş..
"Bunları, yıllardır kimler idare ve himaye ediyordu acaba?.."
(HÜRRİYET: 20 Temmuz 2018-İpek ÖZBEY)
Adnan Oktar ve grubuna yönelik operasyona ilişkin Emniyet kaynaklarının verdiği bilgiye göre, ‘kedicikler’ olarak bilinen kadınlara her gün düzenli olarak bipolar bozukluklarda kullanılan ve sakinleştirici etkisi de olan lityum hapı verilmiş. Oktar için bir mağazada tek seferde 400 bin liralık alışveriş yapıldığı kaydedildi.

Adnan Oktar ve kedicikleri Tek seferde 400 bin liralık alışveriş yaptırıyormuş. ADNAN Oktar ve grubuna yönelik operasyonla ilgili Emniyet kaynaklarının verdiği bilgiler dikkat çekici. Buna göre, erkeklerde örgütte yükselme kriteri Adnan Oktar’a getirdiğiniz para ve kadınla eşdeğer.
ERKEKLERİN YÖNTEMİ
Ne kadar çok kadın ve para getirirseniz konumunuz o kadar yükseliyor. Bu zengin, yakışıklı erkeklerin hepsinin bir bölgesi olduğu iddia ediliyor. Bilgisine başvurduğumuz polis kaynağı, iş bölümünü şöyle anlatıyor: “Örneğin biri Kanyon’a, biri İstinye Park’a, biri Cihangir’e, biri Bebek’e gidiyor. Kafede oturmaya başlıyor, burada kızlarla tanışıyorlar. Hepsi kendini ilk olarak ‘Zenginim ve aile düzenine çok önem veriyorum. Evlilik dışı birlikteliği zaten istemiyorum, amacım evlenmek’ diye tanıtıyor. İlişki böyle başlıyor, kızı birlikte olmaya ikna ediyor. Beraberlikleri sırasında biri elinde telefonla, sanki içeride bir şeyini unutmuş gibi girip çekmeye başlıyor. Birçoğu ‘Biz evleneceğiz ama ne kadar çok birliktelik yaşarsan cinsel yönden o kadar iyi bir seviyeye gelirsin ve kocanı o kadar mutlu edersin’ diyerek ikna ediliyor. Sonra ev arkadaşına, başka birine derken, kızlar bir sarmala giriyor ve işin içinden çıkamıyor. Çıkmak isteyen ise eldeki görüntüyle tehdit ediliyor. ‘Sen kendinden vazgeçebilirsin ama anneni, babanı, kardeşini, akrabalarını sokağa çıkamaz hale getiririz’ diyorlar.”
ALTIN İPLİKLİ TAKIM ELBİSE
Polis kaynakları, yaptıkları teknik takibe göre, kediciklerin çoğunun gruba tehditle girdiğini iddia ediyor: “Yüzde 90’ı sonra oraya ait hale geliyor. Bir anne var; örgütteyken doğum yapıyor, yedi yaşındayken çocuğunu bırakıyor. On senedir görmüyor. Emniyet güçleri çocuğunun fotoğrafını gösterdiğinde tanıyamıyor bile artık.”
Yine polisin verdiği bilgiye göre; örgütün 200 milyon doları var. Üyeler elde bir çanta dolusu parayla Kanyon’a ya da İstinye Park’a gidiyor. Bir mağazaya girip 300-400 bin liralık alışveriş yapabiliyorlar. Emniyet kaynağı, takip sonucu bir girişte Paşabahçe’den 80 bin liralık alışveriş yaptıklarına bile şahit olduğunu belirtiyor: “Lüks mağazalarda Adnan Hoca’nın vücut ölçüleri alınıyor, o ölçüler yurtdışına gidiyor, dikilip tekrar geliyor. Çizgili ceketlerindeki sarı çizgiler altın iplikle dikiliyor. Adnan Oktar’ın favorilerinden biri ‘Benim tişörtüm yok’ diyor mesela. Erkeklerden biri gidiyor, en lüks mağazadan aynı tişörtten 30 tane alıp geliyor.”
‘BU DA BİR CASUSLUK TÜRÜ’
Casusluk faaliyetinin nasıl yürütüldüğünü sorduğumuz yetkili şöyle cevap veriyor: “Diyelim ki Türkiye arasında bir sorun var. İsrailliler talimat veriyor: ‘Bununla ilgili bir kamuoyu oluştur...’ Sosyal medya zaten ellerinde. Sosyal medyacılara etek dolusu para ödüyorlar. Dergilere, gazetelere istediklerini yazdırıyorlar. Yurtdışında rahip, haham gibi din adamları üzerinde etkileri var. Bir şekilde İsrail’den gelen talimat doğrultusunda o algıya hizmet ediyorlar. Bu da bir casusluk türü.”
YA ZENGİN YA YAKIŞIKLI YA EĞİTİMLİ
“116 eve baskın yapıldı. Dragos adı verilen köşkte yaşayanlar üst kadro ile örgüte yeni kazandırılmış kurbanlardan oluşuyor. Diğerleri aynı FETÖ yapılanması gibi hücre evlerinde yaşıyor. Çalışanlar maaş kartlarını imam bacıya veriyor -ki çok az çalışan var. İhtiyaçları örgüt tarafından karşılanıyor. Kadınların tek başına sokağa çıkmaları yasak. Bankadaki işini bile yanlarında biri olmadan halledemiyorlar.
Gruba dahil olmanın üç şekli var: Ya çok zengin olacaksın, ya çok yakışıklı ya da çok iyi eğitimli. Bu sistemin dışındaysan turnikeden geçmeden örgüte dahil olamıyorsun. Turnike aynı zamanda bir cezalandırma yöntemi. Adnan Hoca kediciklerin o baygın bakışlarını beğenmiyorsa, ‘Bu bana istediğim gibi bakmadı’ diyerek ‘Gereğini yapın’ talimatı veriyor. Kızı turnikeye alıyorlar; ikinci bir emre kadar orada kalıyor. Kedicikler eve girer girmez yeşil reçeteli lityum ilaçları veriliyor ve bunlar düzenli olarak kullanılıyor. Dayak ve aşağılama da bir cezalandırma yöntemi. Şantaj için sadece kedicikler değil eskort kızlar ve yabancı kadınlar da kullanılıyor. Önemli olan o kaydın çekilmesi.”
***
BİR DE BU MESELE VAR: 
"HAVUZ MEDYASININ SAKLADIKLARI!.."
Birgün-CAN UĞUR-canugur@birgun.net, @canugur1987-18.07.2018
Kamu yararına dedikleri sistem: 
Halkın cebinden tarikatlara…
Adnan Oktar ekibine yönelik operasyonun ardından tarikatların iktidarla ilişkisi daha açık biçimde sorgulanırken AKP’nin 15 Temmuz sonrası kendine yakın tarikatlarla ilişkilerini derinleştirdiği biliniyor. Menzilciler, Süleymancılar ve İsmailağacılar devlet desteğiyle ihya ediliyor. İşte tablo…
Adnan Oktar ve ekibine yönelik operasyonun ardından bir kez daha kamuoyunun gündemine gelen tarikat ve cemaatlerin durumu tartışılmaya devam ediyor. FETÖ ile başlayan Furkan Vakfı ile devam süreçte Oktar ekibine yönelik operasyonun son olmayacağı dile getiriliyor. Burada kriterin ne olduğu bilinmiyor. Özellikle 15 Temmuz Darbe Girişimi sonrasında tarikat ve cemaatlerin AKP’yle kurduğu ilişki daha dikkat çekici bir hal aldı. FETÖ’den boşalan alanlara iktidara yakın tarikatların yerleştirildiği sıklıkla dile getiriliyor.
Tarikatların bir kısmına ‘operasyonlar’ gerçekleştirilirken iktidara yakın duran onunla hareket eden cemaat ve tarikatlar ise adeta ihya ediliyor. Özellikle son yıllarda kamu kaynakları ve kamu kadroları adeta cemaatlerin emrine sunuldu. İktidar çevrelerinin dillendirmeye başladığı ‘yerli ve milli tarikatlara operasyon olmayacak ama diğerleri masada’ biçiminde yansıttıkları tablonun arkasında ciddi bir iktisadi yatırımı yer alıyor.
Yerli ve milli meselesi
Yerli ve milli denilen tarikatları 15 Temmuz sonrasında kamu kadrolarına yerleştirilenler oluşturuyor. Ancak mesele bu kadar basit değil. Tarikat ve cemaatler özellikle 2010 yılı sonrasında kamu kaynaklarını ciddi biçimde kullandı ve kullanmaya devam ediyor.
Türkiye’de iktidarla ilişki halindeki tarikatların hemen hepsinin vakıf ve dernekleri bulunuyor. Neredeyse her tarikatın farklı isimlerle hizmet veren 2 ila 3 tane derneği ya da vakfı bulunuyor. Bu dernek/vakıflar tarikatlar için örgütlenme alanı anlamına geliyor.
Bunun yanında ise tarikatlar için adeta ekonomik bir gelişim alanı. Peki bu nasıl oluyor? Denklem şöyle işliyor: Dernekler ve vakıflar kanunu çerçevesinde tarikatların derneklerine ve vakıflarına belirli muafiyetler getiriliyor. Tarikatların dernekleri bu şekilde ‘kamu yararına dernek statüsüne’ alınıyor. Vakıflar için de buna benzer bir işleyiş söz konusu. Tarikatlara ve cemaatlere ait vakıflar ‘vergi muafiyeti kapsamına alınan vakıflar’ biçiminde tanımlanarak devlete ödemeleri gereken vergilerden muaf tutuluyor. Aynı statüde olmayan dernek ve vakıfların ödediği vergilerin neredeyse birçoğunu bu tarikatlar ödemiyor. Herhangi bir izne tabi olmadan ‘yardım toplama’ hakkına sahip olabiliyor. Yine kamu kuruluşlarının belirledikleri miktarlarda söz konusu tarikatların derneklerine ve vakıflarına ‘yardım’ adı altına para aktarılabiliyor.
Bununla da sınırlı değil
Taşınmazlara ilişkin de önemli düzenlemeler yer alıyor. Tarikatların kamu yararı statüsüne alınan dernekleri, kamu arazilerini gerçek fiyatından çok daha ucuza ya da bedelsiz biçimde kullanabiliyor.
‘Yerli ve milli’ diye sunulan aralarında ismi çocuk tecavüzü ile gündeme gelenden ‘laik cumhuriyeti yıkıp şeriat devleti’ kurmayı amaçlayana kadar birçok tarikatın vakfı ile derneği kamu kaynaklarından bedelsiz biçimde yararlanabiliyor, vergiden muaf tutuluyor. Resmi veriler incelendiğinde İsmailağa Tarikatı, Süleymancılar, Menzilciler ve irili ufaklı tarikatlara ait birçok vakfın vergi muafiyetine tabi tutulduğu görülebiliyor.
Tarikatların listesi
VERGİDEN muaf olan dernek ve tarikatların Listesi ise şöyle:

»Beşir Derneği (Menzilciler)
»Bayrampaşa Yeşil Cami Vakfı (İsmailağa Cemaati)
»İsmailağa Vakfı (İsmailağa Cemaati)
»İsmailağa Cami ve İlim Vakfı (İsmailağa Cemaati)
»İhlas Vakfı (Işıkçılar grubunun)
»İnsan Vakfı (Süleymancılar)
»Hulusi Efendi Vakfı (Nakşibendi Şeyhi Osman Hulusi Efendi tarikatı)
Tarihsel olarak İslami kesimlerin simge kabul ettiği ABD desteği ile bilinen gruplar ise şöyle:
»Birlik Vakfı (İsmail Kahraman, Recep Tayyip Erdoğan gibi isimlerin kurucusu olduğu vakıf)
»Ensar Vakfı (AKP’li kimliği ile bilinen çocuk tecavüzü iddialarıyla gündeme gelen İslamcı vakıf)
»İlim Yayma Cemiyeti (Türkiye’de ABD desteği ile solculara saldırması ile simgeleşen İslami dernek)
»İHH (İslamcı grupların içerisinde yopun biçimde yer aldığı uluslararası cihatçı gruplarla bağı olan vakıf
Şeriatı savunduğunu açık biçimde dile getiren tarikat ve cemaat ilişkileri bulunan diğer gruplar ise şöyle:
»Hoşgör Fatih İlim Araştırma Vakfı
»İhsan Arslan Vakfı
»Hoşgör Fatih İlim Araştırma Vakfı
»İstanbul İlim ve Kültür Vakfı
»Nun Eğitim ve Kültür Vakfı
»Suffa Vakfı
»Ankara Hamiyet ve İrfan Vakfı
»Şefkat Vakfı
»Aziz Mahmud Hüdayi Vakfı

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder